Yüreğimdeki efeler…

26 Mayıs 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Efe deyince Ege akla geliyor ilk.
Efelerin, zeybeklerin sahibi de en doğalıdır ki Aydınlılardır.
Aydın ile İzmir il sınırını Beydağları oluşturur. Ve o dağların bir yamacında Nazilli(Aydın’ın), diğer yamacında ise Beydağ(İzmir’in) ilçeleri vardır. Araları da 45 kilometredir. Yani kültür olarak da yakındırlar birbirlerine. İşte bu ilçede bir buçuk yıl yaşam sürdürdüm kendi isteğimle. Yollarımızın kesişmesi de şöyle olu…
Çocuklarımın annesi ile evliliğimizin kurtulması amaçlı Polatlı’dan İzmir’e tayin istedik. Çocuklarımın annesi Milli Savunma personeli olduğu için İzmir merkeze tayini çıktı önce. Aile parçalanmaz yasasını takmayan zamanın itibarsız yöneticileri, benim de İzmir’in en uzak(3 K)ilçesi olan Kiraz’a sürgünümü yaptı. Kiraz ve Beydağ arası da 20 kilometredir. Besteci(müzisyen) kimliğimi öğrenen Beydağlı meslektaşlarım davet ettiler ilçelerine. Ve işte ben böylesi bir sürgün zamanında Kiraz’a değil de Beydağ’a sevdalandım. Yıllar sonra emekli olunca bu ilçede kendi isteğimle yerleşik düzen anlamında bir buçuk yıl yaşadım. Bazı Beydağlılar farkında olmasa da bu ilçenin gelecekle ilgili yazgısında olumlu anlamda önemli bir katkım olmuştur. Bu katkımdan başka bir de “Beydağlıyım, Beydağ’a sevdalıyım” adlı türkü formunda bestemle anım kalmıştır…
Bu ayrıntıyı anlatmak zorundaydım!
Çünkü efe tabloları ile ünlenen değerli arkadaşım Mustafa Ali Kasap ile yollarımın nasıl kesiştiğini başka türlü anlatamazdım. O da benim gibi emekli bir öğretmen ve sanatçı kimlikli dostumdur. Sanatçılara yaşadıkları alan ve mekânlar dar gelir çoğunlukla. Yaşadıkları alanlar dar gelir kimi zaman ve terk ederler arayış adına…
Efelerin Ressamı da Beydağ’dan Ödemişe yaptı tercihini. Şu son on yılda inanılmaz bir performansla geniş kitlelerce tanındı. Ama en çok “Kadın Efeler” temalı tabloları ile ünlendi. Ülkemizin nice kentinde sergiler açtı, halkla buluştu. Kendisi ile gururlanacağım kadar dostluk-kardeşlik anılarımın olduğu bu önemli isim 28 Mayıs Cumartesi günü Eskişehir’imizde de sergi açacak. Çapa Kültür sanat Merkezinde (Beylerbeyi Konağı Kültür Merkezi Kurşunlu Camii Sok. No:28)  12.00 de açılacak serginin konsepti de “Yüreğimdeki Efeler”...
E benim arkadaşım olur da, yüreğimizdeki efelerin ilk sıralamasında kim olabilir ki? Bu ülkenin, cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk elbette!
Efelerin Ressamı sevgili arkadaşım Mustafa Ali Kasap bu açılıştan bir gün önce; yani 27 Mayıs Cuma günü ES TV’de hafta içi her güm yayınlanan “Gündönümü” programımda konuğum olacak. Ve ilginç bir an yaşanacak canlı yayında. Yüreğimdeki Efeler sergisinde halka sunacağı eserlerinden biri de Yılmaz Büyükerşen’in portresi olacak. Yarım bıraktığı tabloyu canlı yayında tamamlayacak…
İnsanın yaşamı nereden nereye!
Rüya gibi uçup giden yıllar içerisinde İzmir’den Eskişehir’e uzanan bir dostluk köprüsünde mesafeleri kısalttık yine onunla. Memleketim, yani Eskişehir’im beni gazeteci olarak görmek istedi hep. Bu şekilde bağrına bastı. Hiçbir zaman kendime gazeteci yakıştırması yapmasam da, asla zevzeklenmesem de gazeteci kimliğini astı boynumuza. Oysa sanat denilen sonsuz deryada bir katre olmaktı sadece ereğim. Bir Eskişehir çocuğunu(beni), İzmirli Sanatçılar Birliği Başkanı sıfatı ile onurlandıran İzmir’i bu yüzden çok özlüyorum işte. Sanat adına ürettiklerimi ben övünerek anlatmadığım, teşhir etmediğim sürece, ne yazıktır ki çoğunluğun da merak edip araştıracağına inanmıyorum…
Benim güzel kentimde sanat sözcüğü ile başlayan dernekler var. Olmasında hiçbir sakıncası yok elbet. Ve de herkesin böylesi dernekleri kurmak, faaliyet göstermek gibi özgürlükleri var.
Ama şunu sormak da benim hakkım!
Sanatçı kavramının ardına sığınarak işgüzarlık yapmak komik olmuyor mu ne dersiniz? Ne ürettiniz, literatürün hangi sayfasında-cümlesinde adınız geçiyor diye sorulduğunda masaldan öte anlatacak neyiniz olabilir ki diye sormazlar mı insana? “Sanatseverler” diye tanımlama yakışır da sanat kavramını lönk diye derneğinizin başına getirirseniz ürettiklerinizden iki tane örnekleme yapmak gibi bir zorunluluğunuz çıkar. Ama bura Eskişehir hacım, biz yuttururuz diyorsanız bunun yanıtını da Eskişehirliler vermek durumundadır…
Yüreğimdeki sızının bir bölümünü de paylaştıktan sonra şöyle bitirmek istiyorum yazımı; iyi ki sanat deryasında bir katreyim…
 
 
SİZİN SESİNİZ
 
Hayvan severi döven kahraman(!) kim?
 
Eskişehir’de bir şahıs, apartman bahçesindeki kedilere mama verirken, evini gözetlediğini düşünen başka bir kişi tarafından darp edildi diye başlıyor haber. Zaten haberin sonunu okumaya gerek de kalmıyor. Kim yahu bu haddini bilmez, dağ başı mı bu kent diye içinizden saydırmaya başlıyorsunuz refleks olarak. Belli ki sokak hayvanlarını kentte, mahallesinde, hele ki evinin yakınlarında görmeye bile tahammül edemeyen bir insanlık ucubesi! Bu koca kentte Allah’ın masum sokak hayvanlarına yaşamı dar eden vicdansızın teki…
Ben sokak hayvanlarına, dolayısı ile onları besleyenlere gıcığım diyecek yürek yok kendinde “benim evimi mi gözetliyorsun” diyerek birden darp etmek ne derece insanlık?
Bu kentte sokak hayvanlarına hayatı dar eden ve edeceğini sanan herkese bir ufak hatırlatma yapayım! Burası Eskişehir, bura senin o ezik kültürünü yaşatacağın ve yaşayacağın bir kent değil. Burası Eskişehir, sırf sokak hayvanlarını beslediği için insanları zorbalığınla korkutacağın köyün değil! Burada kendisini ve mağduru korumasını çok iyi bilen, kanun önünde yaptıklarının hesabını sormayı çok iyi bilen medeni insanların kenti. Ha medeni deyince hanım evlatları, çikolata çocukları da gelmesin aklına aman!
 
 
OZANCA
 
İçi yalan dışı yalan
Her bakışı bin bir plan
Gül boyanmış karayılan
Abur cubur adam… Âşık Mahzuni Şerif
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi