Seneye çömlekçilerle birlikte yapalım

23 Ağustos 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Pazar günü 2. Uluslar arası Eskişehir Odunpazarı “Seramik Pişirme” etkinlikleri Çalıştayı’nın sergi açılışına gittim…
Çok istememe rağmen Odunpazarı’nda yapılan “Seramik Pişirme Çalıştayı”na maalesef iş yoğunluğum nedeniyle gidemedim…
Eskişehir Friglerden buna yana önemli ğişmiş toprak kültürünü yaşatabilmiş bir kent…
İlk kez Frigler döneminde yaratılan bugün müzelerde hayranlıkla izlenen sanat eseri niteliğindeki pişmiş toprak ürünler, çok uzak coğrafyalara yolculuk etmiş…
Yüzyıllar boyu, ekonomik değerini koruyan Eskişehir pişmiş toprak üretimi Cumhuriyet döneminde, Türkiye’nin ilk kiremit ve tuğla fabrikaları ile birlikte geleceğin imarı ve inşasında önemli rol oynamıştır…
Son yıllarda Eskişehir’de Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyeleri’nin pişmiş toprak çalıştayları yapmaları, Eskişehir’in “pişmiş toprakta ne kadar önemli bir il olduğu” bu şekilde tüm Türkiye’ye, hatta bu etkinliklere katılan yabancı sanatçılar sayesinde yurt dışında da tanıtılmakta…
Eskişehir kiremit, tuğla üretimi yapılan sayılı kentlerin başlarında yer alıyor…
Yıllardır Eskişehir’de gerek fabrikalarda gerekse küçük küçük atölyelerde ve boş arsalarda, meydanlarda pişirilen kiremit ve tuğlalar bugün hala birçoğumuzun evinin duvarında vardır…
Boş arsa ve meydanlarda kiremit ve tuğla yapımı yasaklandı…
Ancak aynı zamanda “pişmiş topraktan yapılmış çömlek” şehri olan Eskişehir’de bu kültür hala özellikle Mihalıççık İlçesinin Sorkun Mahallesinde (Köy) sürdürülüyor…
Tepebaşı Belediyesi’nin geçen yıl 9’ncusunu düzenlediği “Pişmiş Toprak Sempozyumu” Eskişehir’e büyük bir canlılık getirmişti…
9 yıldan beri Eskişehir’e gelen yabancı sanatçılar, Eskişehir’de “pişmiş toprağa” verildiğini anlatmaları ile artık birçok Avrupa ülkesinde Eskişehir’de Frigler döneminden beri “pişmiş toprak” kültürünün yaşandığı biliniyor…
Yukarıda Mihalıççık Sorkun Köy’ünde çömlek yapımından bahsettim…
Eskişehir’de çömlek sektörü ve kültürü de ön planda…
Çömlek Kültürünün de yaşatılması gerekir…
Pazar günü Odunpazarı Belediyesinin düzenlediği “2. Uluslar arası Seramik Pişirim Çalıştayı”nda yapılan eserlerin sergisini gezerken etkinliğe katılan sanatçılardan Kaan Candura ile Başkan Kazım Kurt ve ben bir süre sohbet ettik…
Seramik Sanatçısı Kaan Candura, yapmış olduğu iki adet daha çok büyükçe çorba kasesine benzettiğim süslenmiş iki adet evlerde, işyerlerinde süs olarak kullanılan eserlerinin çömleğe benzetildiğini anlattı…
“Bu eserlerimi yaptım, kuruttum ve boyadıktan sonra kendi tezgâhımda, çalıştay alanını gezenlerin görmeleri için sergiliyordum. Bir vatandaş tezgâha yanaşarak ‘bunların içerisinde yemek de pişirilebilir mi?’ diye sordu. Bende ‘evet olabilir. Ancak bunlar boyalı ve süs için yaptım. Yemek için olanlar biraz daha kalın ve boyasız olurlar’ diye cevap verdim” dedi…
Hemen ben araya girerek; “Eskişehir’de çömlekçilik çok tanınıyor. Seramik Kültürüyle daha yeni yeni tanışan bu vatandaş herhalde çömlek ile karıştırdı. İkisi bir birine benziyor” dedim…
Seramik sanatçısı Candura, Eskişehir’de daha doğrusu Mihalıççık İlçesinde çömlekçilikle uğraşıldığını bilmiyormuş.
“Bunu öğrendiğim iyi oldu” diyerek Başkan Kazım Kurt’a şöyle bir öneride bulundu:
“Gelecek yıl bu sempozyumu devam ettirmeyi düşünüyorsanız, etkinliğin bir günü Mihalıççık’ın Sorkun Köyüne kaydıralım. Orada çömlekçilerle birlikte bir etkinlik yapalım. Onlara ‘Seramik Süs eşyaları yapma sanatını aşılayalım”.
Kazım Başkan’da bu öneriye sıcak baktı ve çalıştayın paydaşlarıyla bu öneriyi paylaşarak, şimdiden bu konuda çalışmalara başlanmasını önerdi…
Benim “sizin seramikten yaptığınız süs eşyalarını çömlek ile karıştırmışlar. Eskişehir’de çömlekçilik iyi bir sektör durumunda, Sorkun Köyünde yapılan çömlekler Türkiye’ye pazarlanıyor” demem gelecek yıl yapılacak “Seramik Pişirim Çalıştay’ının bir ayağının Mihalıççık’ın Sorkun Mahallesine kaymasına vesile oldu…
“Başkanım bu çalıştayı seneye çömlekçilerle birlikte Sorkun’da yapalım” önerisi gerçekten çok önemli…
Eskişehir’de yıllar sonra seramik ile yeniden tanıştı…
Seneye “Pişmiş Seramik Çalıştayı”nın bir ayağının da Sorkun’da yapılacak olması, gelecek yıllarda Eskişehir’inde Kütahya gibi seramikte söz sahibi olmasına yol açabilir…
Yeter ki Eskişehirliler bu sanata sahip çıkabilsinler…
 
*-******
 
Haftada 2 gün eczane kapalı olur mu?
 
Eskişehir Eczacılar Odası, eczanelerin hafta içi ile cumartesi günleri açılış ve kapanış saatlerini değiştirdi…
Bu değişiklik bile vatandaşlardan büyük tepki topladı…
İster istemez Eczacılar Odası bu kararından geri atmak zorunda kaldı…
Eczaneler eskisi gibi saat: 19.00’da kapanmaya başladı…
Eczacılar Odası’nın eczanelerin kapanış saatlerini erkene çekmesiyle vatandaşların küçük bir saat değişikliğine gösterdiği tepkiyi direk yaşayanlardan birileri de eczacı kalfaları…
Eczane sahiplerinin eczanenin açık olduğu 10-11 saat eczanesinin başında olması gibi bir şart yok…
Onlar günün büyük bir bölümünü eczane dışında geçiriyorlar…
Bu nedenle eczanelere ilaç almaya gelenlerle daha çok kalfalar haşır neşir oluyor…
Eczanelerin kapanma saatlerinin erkene alınması, cumartesi geç açılması ile ilgili vatandaşlar tepkilerini onlara gösterdiler…
Bunu yaşamamışlar gibi Eczane Teknisyenleri Derneği Başkanım Metin Yıldız, eczanelerin çalışma saat ve günlerinin yeniden ayarlanmasını, cumartesi günleri eczanelerin kapalı olmasını önermiş…
Ve bakın ne söylemiş:
"9 Bölge Eczacı Odası yönetimi nöbet listesini oluştururken öncelikle vatandaşı, daha sonra eczacısını, son olarak da bizlerin çalışma saatlerini dikkate alıyor. Bizleri yok sayarak merkezde ve AVM eczanelerinin dermokozmatik satışını düşünerek liste hazırlıyor. Bu da teknisyenleri son derecede huzursuz ediyor’’.
Eczacı Teknisyenlerinin de (Kalfa) çalışma saatlerinin 48 saate düşürülmesini talep etmiş…
Eczacı Teknisyenleri bugün 10 saat çalışıyor…
İş yüklerine baktığımızda özellikle birçok çalışandan daha rahatlar…
Eczacı Teknisyenleri (Kalfa) devlet memuru değil…
Aldıkları maaşlara baktığımda asgari ücretin üzerinde…
Kapalı yerde, güneşten, yağmurdan, soğuktan etkilenmeden çalışıyorlar…
Çöp arabalarında, park bahçelerde ve kanalizasyon işinde çalışan işçilerle kendilerini mukayese etsinler…
Bu işleri yapanların pek çoğu asgari ücretle çalışıyor…
Özel şirketlerde çalışıyorlarsa da onların da çalışma saatleri 8 saatin üzerinde…
Nereden çıktı bu Eczanelerin hafta sonları kapatılması konusu…
Aslında eczane kalfalarının çalışma saatlerinin kısaltılması konusu bugün dillendirilmedi…
Yıllarca konuşuluyor…
Eczaneler sadece vatandaşlara ilaç hizmeti sunmuyor…
Aynı zamanda “Danışman”lık hizmeti de veriyorlar…
Dün Eskişehir-Bilecik Eczacı Odası Başkanı Yücel Yenilmez’e telefon ederek, eczanelerin cumartesi günleri de kapanması konusundaki düşüncelerini sordum.
“Sadi Abi biz çalışma saatlerimizde yeni bir düzenleme yaptık. Vatandaşlardan gelen yoğun tepki üzerine geri adım atmak zorunda kaldık. Birde cumartesi günleri eczaneleri kapatırsak bak o zaman vatandaşın ne yapacağına. Eczacı Teknisyenleri Derneği Başkanlığını yapan arkadaş, kendisi eczanede çalışmıyor. Bu nedenle vatandaş-eczacı ilişkisini bilmez. Eczanelerin cumartesi günü kapalı olması gibi bir konu gündemimizde yok. Bu yarında olmaz. Vatandaşın ilaca en yakın ve en kısa sürede ulaşabilmesi için çalışıyor. Pazar günleri zaten kapalı, bir de cumartesi günleri kapatırsak vatandaşlar çok zor durumda kalır. Hastaların ilaçlarını alabilecekleri en güvenilir yerlerdir eczaneler. “
Eczacılar Odası Başkanı Yücel Yenilmez’e katılıyorum…
Vatandaş ilaç alacak eczane bulmakta zorluk çekerse, bu kez farklı yöntemlerle ilaç temin etmeye çalışır…
Aldığı ilaçla başına bir iş geldiğinde o zaman bunun sorumlusu kim olur?
Bırakın kalfalar iki saat fazla çalışsın…
Piyasa koşullarına baktığımızda aldıkları ücret birçok çalışanın aldığının üzerinde…

Günün Sözü         : Hiç kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde tırmanmamıştır. S. Keth Moorhead
Dedem diyor ki    : Herkes zamanda yolculuk yapıyor aslında. Anılarıyla geçmişe, hayalleriyle geleceğe.
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi