Kırıkların yen içinde kalacağını sanmak…

Şu ana kadar, başka bir yaşam ortamının kanıtlanamadığı ve gidecek başka bir yerimizin bulunmadığı şu dünyamızın, insanlar tarafından yok edilebilecek kadar küçük olduğunu anlamak oldukça zor geliyor bizlere, sanırım…

Elbette bu sürece olumsuz yönde katkı yapan birçok ülke bulunmaktadır…  Bu durumdan sadece ülkemizi sorumlu tutmak ve ülkemizde yapılacaklarla dünyayı kurtarmanın mümkün olacağını düşünmek doğru değildir…

Bu tür konularda çalışmalar yapan biri olarak, bunun çok hızlı ilerleyen bir süreç olmadığının da farkındayım…

Ama her şeye rağmen, ülkemizde bu konularda yapılan çalışmaların ve gösterilen çabaların, daha kötüye gitmek yerine, en azından yerimizde saymamıza katkı sağladığını görmek isterdim…

Günümüzde dünyanın en prestijli üniversitelerinden biri olan Yale Üniversitesi, dünya ülkelerinin ekolojik ve çevresel yönden durumlarını  “Dünya Çevre Performansı İndeksini” kullanarak, iki yılda bir yayınlamaktadır.

Buna göre;  iki yılda 33 basamak geri giderek 180 ülke içinde 99. olan Türkiye, iklim değişikliği ve küresel ısınmayı arttıran sera gazı salımlarındaki hızlı artış yüzünden, bu kategoride de 164. oldu.

Aynı zamanda, bu yılki Davos zirvesinde; 60 ülkenin çevre hassasiyetlerine yönelik yayınlanan raporda, 59. olduğu açıklandı…

İçinizden bazılarınızın; “hocam bu durumları yazarak halimizi açık etmesek, kol kırılsa da yen içinde kalsa” dediğinizi duyar gibiyim…

Bir bilim insanı olarak böyle bir tutum içerisinde bulunmam mümkün olmamakla birlikte, zaten belirttiğim sonuçları aman duymasınlar dediğimiz, bu gün küresel olarak adlandırdığımız el âlemden öğreniyoruz… Kimden neyi saklayacaksınız…

Yaşamakta olduğumuz şu bilgi çağında, bu atasözümüzü biraz çağa uydurmaya çalışırsak; “kırılan kol yen içerisinde kalamıyor,” maalesef.

O yüzden “kırdıklarımızı saklamak yerine, kırmamaya baksak” daha iyi olacak…