Ahmet Ataç 15 02 2024

Kime güveneceğiz?

Tufan Çakır yazdı

25 Nisan 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Geçtiğimiz günlerde 50 milyona yakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kişisel bilgilerinin internet ortamında torrent olarak yayıldığı açıklandı. Ve daha sonraki günlerde de İçişleri Bakanı'ndan kimlik bilgilerinin çalınması ile ilgili açıklama geldi. İçişleri Bakanı Efkan Ala, kimlik bilgilerinin sızdırılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Ala, "Nüfusta sızma yok" dedi. İçişleri Bakanı Efkan Ala, kimlik bilgilerinin sızdırılması iddiasına yönelik olarak "Asıl nüfus bilgilerinin tutulduğu Nüfus Genel Müdürlüğü’nden bir sızma yok. Vatandaşlarımız rahat olsun, endişe etmesin" dedi.
Peki bu açıklamalar bir vatandaş olarak bizleri tatmin etti mi? Hayır. 
Beni bu açıklamalar hiçbir şekilde tatmin etmedi. Bu bilgilerin üçüncü kişiler tarafından benden izin alınmadan kullanılmasının olumsuz bir sonuç doğurması halinde benim zararlarımı kim karşılayacak? Bu soruya çok rahatça; bu bilgileri sızdıranlar demeliydim. “Benim haklarımı onlara karşı devletim koruyacak” demek isterdim. Ama benim kişisel bilgilerimi dahi koruyamayan devletim (devletimin kurumları) nasıl olacak da benim bu haklarımı koruyacak? 
İsterseniz kişisel veriler hakkındaki sorumluluklara bir bakalım.
Öncelikle kişisel verilerin kaydedilmesi ve kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme Türk Ceza Kanunu'nun 135. ve 136. maddesi kapsamında bizim hukuk sistemimizde suç olarak tanımlanmıştır.
Kişisel veri, gerçek veya tüzel kişilere özgü olan ve kişilerin belirlenebilir olmasını sağlayan her türlü spesifik bilgidir. Bu yönüyle kişisel veri, yalnızca kişilerin tanınmasını ve teşhisini sağlayan bilgilerden ibaret olmayıp, kişilerin fiziki, sosyal, kültürel, mali, psikolojik tüm bilgileri kapsamaktadır. Bu kapsamda kişilerin vatandaşlık ve vergi numarası, kimlik, pasaport ve ehliyet bilgiler, sosyal güvenlik numarası, ev ve iş adresi, e-posta adresi, telefon numarası, faks numarası, özgeçmişi, fotoğrafı, videosu, kan grubu, adli sicil (sabıka) bilgileri gibi kişinin belirli veya belirlenebilir olmasını sağlayan tüm bilgiler kişisel veri niteliği taşımaktadır ve kişiler verilerin korunması kapsamına girmektedir.
Yukarıdaki bilgilerin dahi, kişilerin izni olmadan dağıtılması suç olarak kabul edilmektedir ki; ‘Devletin sızdırdığı kişisel bilgiler ise, devletin güvencesinde olması gereken bilgilerdir’. Bunların sızdırılmasının sonuçları, kişileri pek çok alanda mağdur edebilir. 
Peki bu çalınan bilgiler ile neler yapılabilir?
Çalınan bilgilerle, ilgili vatandaşlar aleyhine kredi çekilebilir, kefil olunabilir, şirket kurulabilir, İnteraktif bankacılık vasıtaları kullanılabilir. Tabi ki; bütün bunların yapılabilmesi için, ilgilinin imzası, ikametgah belgesi veya telefon bilgisi ile sistemde kayıtlı telefonuna gelen şifre ve mesaj bilgilerine de ihtiyaç var, ek olarak bunlardan biri veya birkaçının temini halinde bu işlemler de yapılabilir. Bununla birlikte kimlik bilgilerinin çalınmasının esasa müessir olan bir diğer önemli sonucu ise, bilgi sahiplerinin kişisel verilerinin kaydedilerek veya ele geçirilerek kategorize edilmesi, tasniflenmesi ve halk dilindeki tabirle "fişlenmesi"dir. Ki bu durumun demokratik hukuk devleti açısından kabulüne hukuken ve fiilen olanak yoktur.
Banka hesap ve kredi kartı bilgilerinin ise bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, şifreler başkalarının eline geçmediği sürece bu bilgilerin güvende olduğu açıklandı. Ancak sahte kimlik çıkaran bir kişinin başkasının banka hesabından para çekmesi ya da sahte banka kredi kartı çıkarması mümkün bulunuyor. Uzmanlar sızan kimlik bilgilerimizden yola çıkılarak kişiler aleyhinde çeşitli işlemler yapılabileceğini belirttiler. Kimlik bilgilerimizle kredi çekilebilir. Faturalı, faturasız telefon hattı alınabilir. Sahte kimlik çıkarılabilir. Ticaret yapılabilir, şirket kurulabilir. Kefil olunabilir. Mal ve hizmet satın alınabilir. Bankadan para çekilebilir.
Bu olasılıklar var ise biz neler yapmalıyız? Duyuyorum ki; bazı bankalar bunu bir gelir kapısı yapmışlar bile müşterilerine, bu tür dolandırıcılık olaylarını sigorta edebileceklerini, müşterilerinin zararlarını belli bir prim karşılığında sigorta edebileceklerini belirtmektedirler. Bu da bir çözümdür ama yeterli değildir. Kişi olarak esasında pek de yapacak bir şey yok bu kadar dolandırıcılık olayların yaygınlaştığı bir ortamda. Bir de bu kişisel bilgilerimizin devlet tarafından korunamaması, bizleri bir daha çaresizlik içerisinde düşünmeye sevk ediyor. 
Biz biz olalım; mümkün olduğunca dolandırıcılık olaylarında uyanık olalım. Telefonla veya başka bir iletişim aracı ile kişisel bilgilerimizi vermeyelim ve teyit etmeyelim. Güvenlik güçlerine şikayet edelim.
Zaten yeteri kadar kişisel bilgilerimizi, güvendiğimiz devletin yetkili kuruluşları sızdırıyor. Bir de kendimiz, kendi ağzımız ile bu bilgileri, kötü niyetli kişilere vermeyelim diyerek yazımı bitiriyorum.
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon
haluk bozyel 26 Nisan 2016 09:08

Tufan hocam,kimlik bilgilerini tüm kötü niyetliler bilse ne olur ben imza onay vermeden zaten hiç birşey yapamaz birde kamu ve özel kurumlarda resmi işlemlerde şahsın kendisi olmadan hiç bi işlem yapmasın,ben kendi şahsi görüşüm hükümete güvenmiyorum seçimlerde hile var passolig çıktı ben maça gitmiyorum zaten seyirciler azaldı passolig kartını okut tüm bilgiler orada açık tribün ceza aldımı masum seyircide küfürbaz seyircide ceza alıyor futbol türkiyede bitti siyasetin tüm karıştığı alanlar morgluk olmuştur,herkese tek tavsiyem kimselere telefonla bilgi vermesin hocam yazınız için teşekkür edrim selamlar...

0 3 Cevap Yaz
Salih ercan ekmen 25 Nisan 2016 22:34

Bu açıklamaların sonunda bizi koruyamiyacaklari aşikar allah sonumuzu hayır etsin

0 4 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi