İnsanı tabulaştırmak!

Şinasi Kula yazdı

4 Mayıs 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Biat kültürü dediğimiz güruhlarda bariz biçimde görmemiz olasıdır. Dindarlıklarını her halükarda vurgulasalar da, inançlarını etrafa göstere göstere yapmayı yetenek saysalar da, bu cenahta daha çoktur insanı tabulaştırma eğilimi. “Öl de ölelim” yağdanlığı ile ağızlarından salyalar akarcasına toplu sloganlar atarak kişiye bağlılıklarını göstermeyi hüner sayarlar. Olayın şekilsel hale dönüşmesinde ise onları kefen dâhil olmadık biçimlerde görebiliriz tabii…
İnsanı tabulaştırmak birey olamamış, ümmetlikten milletlik erdemine geçememişlerin yaşam biçimidir. Yüce Allah’ı samimi biçimde iliklerine kadar sindirmiş hiçbir kul; onun yarattığı ve insan adını verdiği hiçbir canlıyı tabulaştırmamalı, tapmamalı! Yaratanla eşdeğer biçime dönüştürüp zavallı konumuna düşmemeli. Bilinmeli ki tapılacak yegâne güç (aşk) Allah’tan gayrısı değildir…
Yeryüzünde ölümlü nice insanoğlu konuk olup göçtü.
En sıradanından en saygınına, en korkağından en cesuruna, en hırsızından en arsızına niceleri kondu göçtü. Yaşadığı dönemlerde destan yazdığını sananlar, bütün dünyanın sahibi olacağını sananlar! Mazlum halklara zulüm yapanlar, kan gölü içinde bıraktıkları coğrafyalarda kan içip beslenenler!
Hadi bakın bakalım, hangi birisinden eser kalmış?
“Öl de ölelim” yavşaklığı ile adeta tapılan “çakma ölümsüzlerden” hangi birinin yerinde yeller esmiyor?
Şimdi beni çok sevenlerden birileri hemen şu soruyu soracak; senin her dakika dilinden düşürmediğin Mustafa Kemal Atatürk de bu işe dâhil mi hacım diyerek. Yanıtım gayet insanca ve namusluca; EVET!
Yaratan dışında onun hiçbir yarattığını kutsamanın anlamı yoktur kardeşim bu böyle biline.
İnsan insandır…
Sayılan-sevilen insan olarak anılmak vardır, nefret edilen “Allah belasını versin” diye anılmak vardır hepsi bu. Bir de ölümsüz olan eserleri vardır bazı özel insanlardan tarihe kalan. Bunlara da sanatçı-aydın-bilge gibi isimler verilmekte literatürde…
Ben bu ülkenin kurucusu, yegâne lideri Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere; yiğit silah (dava) arkadaşlarına ve şehitlerimize asla nankörlük etmedim etmem de. Onlara son nefesime kadar şükran duygularımı sunarak gideceğim bu dünyadan. Çünkü bize ümmetlikten millet olma erdemini tattırdıkları için. “Çok yaşa padişahım” tapınmasından vatandaşlık mertebesine ulaştırdıkları için. Ve bağımsız bir VATAN bırakıp, ay yıldızlı bayrağın gölgesi altında huzurlu yaşamam adına ortam sağladıkları için. Allah hepsinden razı olsun. Lakin ısrarla sürdürdüğüm bir konuyu bir kez daha yinelemek durumundayım. Bu Mustafa Kemal de olsa, tapınacak boyuta getirdiğim an adamlığımla çelişirim her şeyden önce. Onu asla hata yapmayan, erişilmeyen, putlaştırılması gereken konumuna getirdiğim an aklımla alay ederim…
Sinan Meydan ismine aşina iseniz açıklama yapmama gerek kalmaz. Bakınız bu genç ve yürekli aydınımızın iddiası şu; Necip Fazıl tarihle hesaplaşmadı, Menderes'ten para sızdırıp tarih uydurdu. Necip Fazıl’ın yalanlarını ElCEVAP'ta belgeledim...
Birisi belgelerle karşınıza çıkıp gözünüze dayıyorsa tarihi kanıtları, onun karşısına çıkıp yiğitlendiğiniz an sadece çakma yiğit olursunuz! Amigoluktan, çığırtkanlıktan ve cahillikten öte hiç ama hiçbir şey değildir düştüğünüz konum.
Peki, neden örnek olarak Necip Fazıl’ı seçtin diye tafra yapanlar merak etmesin; en başa en sevdiğim insanı örnekleme yaptım.
Bunun gibi yakın tarihi bile utanmadan arlanmadan kafasına göre değiştirmeye kalkan tellallara seslenmek istedim. Tarih karşısında daha fazla komik durumlara düşmeyin demek istedim. Neymiş efendim; padişah efendileri kurtuluş savaşımızı başlatması için Mustafa Kemal’i görevlendirmiş miş. İngilizlerle işbirliği yapmamış mış. Padişah efendilerine vefasızlık, haksızlık edilmiş miş.
Nerenizden uydurduğunuzu bildiğim bu tarih bilgileriniz eşlinde kişileri tabulaştırmayın demek istedim bu yazımda…
 
 
SİZİN SESİNİZ
 
SMS ile kandil kutlamaları!
 
Hiç lafı dolandırmadan söylemek istiyorum. Bana zerre kadar samimi gelmiyor bu kutlama türleri. Sadece bu günler mi? Hayırlı Cumalar cümlesi ile başlayan klişe alıntılar, Ulusal Bayram kutlamaları buna dâhildir. Böylesi özel günlerin, insanlarımızın daha samimi olması adına bir olanak olduğunu düşünüyorum. Bu özel günlerde rehberindeki tüm insanlara klişe mesajlar atıp yüreğini rahatlatanların bu tercihlerinden vazgeçmelerini öneriyorum. Bu özel günler senede birkaç kez değil mi sonuçta? İşte bu özel günlerde özel saydığınız insanların sesini duymak, güzel günlerini kutlamak çok daha anlamlı olmaz mı? Sonra mecbur musunuz efendim bu güzel günlerde herkese klişe mesajlar yollamaya? Böyle bir zorunluluğunuz yok ki!
Ben sadece özel saydığım insanların sesini duyarak, bunu güzel bir vesile sayarak kalbimi rahatlatmayı yeğleyenlerdenim…
Bakınız Emine Gençer kardeşim sosyal medyadan nasıl bir kutlama mesajı yollamış: İnsanlığın tavan yaptığı, savaşların bittiği, sevginin egemenliğini ilan ettiği, dürüstlüğün, temizliğin, ahlakın vazgeçilmez değer olduğu, gerçek İslam’ın yaşandığı nice güzel günlere... Miraç Kandiliniz kutlu olsun.
İşte bu…
 
 
OZANCA
 
Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana; herkes içime dökmüş artıklarını
Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgâr çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını...
                               Ümit Yaşar Oğuzcan
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi