Emine Hoca ile iki saatte devri alem

AK Parti Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Emine Nur Günay, 27 Ekim 2015’te ‘Eskişehir Beyannamesi’ni ilan etmişti. Bir yıl sonra ‘değerlendirme’ yapmak üzere düzenlediği toplantıya katıldım. Emine Hoca, yaklaşık iki saat süren konuşmasını altı başlık altında topladı. Dünyadaki ekonomik ve siyasi gelişmeler, Türkiye, Eskişehir, ilçelerimiz, AKPM çalışmaları ve FETÖ/PDY mesaisi…

Günay’ın yoğun mesaisini biliyorduk ama toplantıda bir kez daha şahit olduk. Hoca’nın ilk başlığı ‘dünya’ oldu. Dünya ekonomisinin hayli yavaşladığını ifade etti. Büyüme durma noktasına gelmiş. Dünyada 2008’deki krize, daralmaya benzer bir durum söz konusu. Bunun nedenlerini “yavaş büyüme, düşen hammadde ve petrol fiyatları, Çin riski, FED faiz artışı, 23 Haziran Brexit etkisi ve Jeopolitik riskler” olarak sıraladı. Küresel piyasalara bakınca pek çok sıkıntı ve şikâyete rağmen Türkiye’nin durumunun hiç de fena olmadığını düşündüm. Dünyanın hali ortada… Ya çevremiz? Neredeyse işleri yolunda bir komşumuz kalmadı! İçeride de ortam pek parlak değil. Bir yıl içinde iki seçim, üç beş siyasi belirsizlik, darbe girişimi, terör saldırıları… Burada meşhur ‘bardak’ örneğini vermenin tam sırası. Türkiye’de iç ve dış olumsuz tüm koşullara rağmen bardağın yarısı dolu. Bardağa nereden bakıyorsunuz ya da bardağı nasıl görmek istiyorsunuz? Peki… Bardağın diğer yarısını doldurmak mı istiyorsunuz yoksa var olanı mı dökmek istiyorsunuz? Ekonomimiz hakkındaki yorumların farklılığı buradan kaynaklanıyor. Hükümet, mali disiplinden taviz vermiyor. Yani onca soruna rağmen bir panik havası yok. İktidar kendine ve millete güveniyor. Türkiye, her şeye rağmen en başarılı performanslardan birini sergiliyor. Emine Hoca, Ankara’da ‘oturup ahkâm kesen’ bir politikacı değil. En küçük esnaftan ün büyük sanayiciye kadar herkesle, her kesimle görüşüyor. Bu nedenle sorunların farkında. Asla tozpembe tablo çizmiyor. Enflasyon, işsizlik, cari açık ve dış borç… sorunları böyle sıralıyor. İşsizlik özellikle de genç işsizlik üzerine çok kafa yordukları belli. Bu konuda bizden daha kötü ülkeler var. İspanya ve Yunanistan’da her iki gençten biri işsizmiş. Yüzde 50’ye dayanmış… Emine Hoca, sunumunda dış borç konusuna da açıklık getirdi. AK Parti iktidarı eleştirilirken ‘dış borç’ konusu hayli gündeme geliyor. Eleştiri getirenler “2002’de dış borcumuz 130 milyar dolardı, 2016’da bu rakam 400 milyar doları geçti” diyor. Bu rakamları paylaşan Hoca, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) dikkat çekiyor. Gelirimiz de artıyor yani… Daha anlaşılır olması için oran bazında bakalım. 2002’de toplam dış borcun GSYH’ya oranı yüzde 56. Bu oran 2015’te yüzde 55. Aşağı yukarı aynı oranda borçluyuz yani. O zaman “AKP her şeyi satmasına rağmen dış borç bilmem ne kadar arttı” eleştirisi biraz haksız değil mi? Üstelik dış borcun yaklaşık 300 milyar doları özel sektöre ait.

Emine Hoca’nın konuşmasının tamamında darbenin zararlarını gördük, duyduk, hissettik. Darbe girişiminin tüm verileri alt üst ettiğini, iyiye giden her şeyi tepetaklak ettiğini, olumlu olan ne varsa negatife çevirdiğine şahit olduk. Günay, sadece sorunları sıralamadı. Çözüm yollarından da bahsetti. Aslında bu işlere kafa yoran herkesin ifade ettiği şeylerdi… İnovasyon… Yani fark yaratmak. Yani fikir işçiliği… Türkiye’nin farkını ortaya koyması için yapması gereken şey bu. Ama nasıl? Son yıllarda bu konuda umut verici gelişmeler var ama dünyaya baktığımızda çok yetersiz olduğunu görüyoruz. İnovasyon Endeksi’nde maalesef 60’ncı sıralardayız.

Günay aynı zamanda Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi. TBMM 1’nci Yasama Dönemi’nde çıkan kanunlardan, Varlık Fonu’na, yeniden yapılandırmadan, bireysel emekliliğe kadar pek çok düzenlemeyle ilgili bilgiler verdi. Eskişehir Beyannamesi’ne de değindi. Verdiği sözleri hatırlattı. Kadınlar, çiftçiler, emekliler, gençler, esnaf ve sanatkârlar, sanayici ve yatırımcılar… Tüm bu kesimlerle ilgili yapılanları aktardı. Önceden başlayan ve devam eden projeleri de sıraladı. Burada ‘Üçüncü Üniversite’ başlığı dikkat çekti. Zira bu konuda herhangi bir gelişme var mı, bilmiyoruz. Bu vaatten vazgeçildi diye biliyoruz. Devam eden projeleri sayarken önceki dönem milletvekillerini de unutmadı. İlk dönemden başlamak üzere hepsinin ismini tek tek saydı. Onların da emekleri var, dedi. Şık ama doğrusu siyasette alışık olmadığımız bir tavırdı.

İlçelerin değerlerini markaya dönüştürüyor
Emine Hoca’nın ses getiren projelerinden biri de kısa adıyla EYİAP. Eskişehir İlçeleri Yenilikçi Atılım Platformu… Hoca’nın bizzat takip ettiği oluşumun amacı her ilçeden bir marka çıkarmak. Sadece marka çıkarmak değil aynı zamanda katma değer yaratmasını sağlamak. Hoca ilçeleri ziyaret ediyor. Öyle laf olsun diye değil. Her ilçeye neredeyse bir gününü ayırıyor. İlgili kesimlerle görüşüyor ve marka olacak ‘değer’ belirleniyor. Mihalıççık’ta kiraz, Sarıcakaya’da kuşkonmaz, Günyüzü’nde zili, Çifteler Sakarıbaşı’nda su altı dalışı… Hoca’nın ‘marka’ yapmaya çalıştığı değerler. Sarıcakaya’nın kuşkonmazını Meclis’te tüm vekillere ikram etmişti. Konuyla ciddi ilgileniyor. Darbe nedeniyle ara verdiği EYİAP mesaisine yeniden başlayan Günay, bu hafta İnönü’ye gidecek. EYİAP’ın çalışmaları eyiap.com’dan izlenebilir.

FETÖ konusunda ABD istekli Avrupa önyargılı
FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz darbe girişimini araştıran TBMM Komisyonu’nda yer alan Günay, bu konuda neler yapıldığını da anlattı. ABD ve Avrupa’ya giden Emine Hoca, “ABD daha açık, dinlemeye istekliler. Söz konusu yapıyla bağı olmayanlar neler olduğunu anlamaya çalışıyor. Medyanın yanlı olduğunu görüştüğümüz çoğu ABD’li kabul etti. Önemli, verimli görüşmeler yaptık. Avrupa FETÖ konusunda daha önyargılı. Kemikleşmiş bir durum var. Yine de sabırla, kararlılıkla anlatacağız” dedi. Günay, FETÖ/PDY’den bahsederken “Darbeyi atlattık ama mücadelemiz bitmedi. Yönetimi ele geçiremediler ama çeşitli yollarla hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Belirsizlik ortamı yaratmaya çalışıyorlar. Tüketimin, yatırımların azalması için uğraşıyorlar. Tıpkı 15 Temmuz’daki gibi ülkemize sahip çıkmalıyız. Milletimize güveniyoruz” diye konuştu.